Av. Bilal Eyüboğlu’dan Bir Roman: “SADABAD RÜYASI”

Av. Bilal Eyüboğlu’dan Bir Roman: “SADABAD RÜYASI”

“Sadabad Rüyası”;  sevgili arkadaşım, can dostum, değerli kardeşim, halen İzmir’de oturan hemşerimiz Av. Bilâl Eyüboğlu’nun bugüne değin yayımlanan kitaplarından dördüncüsü… Kitap, 365 sayfadan oluşuyor ve Ateş Yayıncılık tarafından Mart 2022’de basılmış.
                   ***
Sevgili Eyüboğlu, sağ olsun, bu kitabını da benim için : 
“Lise arkadaşı olmaktan mutluluk duyduğum, aydınlık özlemcisi, örnek öğretmen ve gazeteci dostum Mehmet Koç’a en içten dilek ve duygularımla.” diyerek imzalayıp göndermiş.
Böylesi nefis, olağanüstü, harika bir esere daha imza attığı için kendisini gönülden, yürekten, en içten takdir duygularımla kutluyor, teşekkür ediyor, eline ve gönlüne sağlık diyorum.
        ***
Dostum yazar Av. Eyüboğlu eserinin önsözünde: 
“Beni ‘Sadabad Rüyası’ adıyla bu eseri yayımlamaya sürükleyen, şair Nedim hakkında yazılmış kitapları araştırırken İstanbul Sahaflar Çarşısı’nda elime geçen ‘İstanbul Notları’ adlı bir kitap oldu.” diyor.
Kitabın yazarının adının ise;
 “Müslüman bir Türk babanın oğlu olarak Hollanda’da doğup yetişmiş, babasının telkin ve vasiyetine uyarak gençliğinde eşi-çocukları ile İstanbul’a göç ederek Osmanlı uyruğuna geçmiş, Hollandalı bir gemici tüccar olan Orhanzade Oğuz Vatan” olduğunu söylüyor.
        ***
 “İstanbul Notları”yla;  Osmanlı Devleti’nin 1703-1738 yılları arasında 35 yıllık zaman dilimi içinde yaşanmış tarihi olaylara, saray debdebesi ve İstanbul yaşantısına, bu arada başta yönetim olduğu halde, askerlik, vergi, yargı, eğitim, vakıflar, bayındırlık düzeni vb. konulara Işık tutuluyor; ayrıca yazar Oğuz Vatan Kaptan’nın hem hattat hem minyatür albümünün olduğunu da bu notlardan, öğreniyoruz.
        ***
Ancak önsözünde her ne kadar böylesi bir açıklama yapılmış olsa da, kitabın son sayfasında yer alan ‘okura notlar’da: 
“Sadabad Rüyası’nı oluşturan ‘İstanbul Notları’nın yazarı hayali bir roman karakteri olan Oğuz Vatan olmayıp, Bilal Eyüboğlu’dur.” diyerek devamında da:
“Yazar, romana konu olan tarihi bilgileri çok çeşitli tarihi kaynaktan edinmiş, ancak bu bilgileri aslına tam bağlı kalarak kendine özgü bir anlatım ve yorumla romanına yansıtmıştır.” deniliyor.
           *** 
Bu duruma göre eser, yazarına göre ‘kurgu roman’,  bana göre de, ayrıca ciddi bir araştırmanın ürünü olduğu için, ‘belgesel roman’ niteliği taşıyor. 
        ***
Büyük bir Vatan özlemiyle, babasının vasiyeti üzerine, İstanbul’a gelen Oğuz Vatan; baba dostu Avni Paşa ile buluşup tanışarak, birbirlerine özgeçmişlerini de anlattıktan sonra, onun yardım, destek ve rehberliğiyle önce İstanbul’u, sonra İstanbul’un çeşitli kurum, kuruluşları, tarihi mekanlarını geziyor ve tanıyor. Osmanlı uyruğuna geçerek denizaşırı ticaret yaptığı gemisine de Osmanlı bandırası çektiriyor. Böylece Osmanlı ekonomisine ciddi katkılar sağlıyor. Kapalı çarşıda mağazalar, imalathaneler açıyor, lale ekimi ve ticaretiyle de uğraşıyor, öte yandan meslek okulu açıp işletme, cami, imarethane, çeşme, köy konağı, tersane gibi önemli yatırımlarda da bulunuyor.
        ***
Yazık ki, bu yatırımlardan aldığı karşılık hiç de iç açıcı     olmuyor.  Gemi ve çiftlikte; düşmanları, rakipleri, kendisini çekemeyenlerce çıkarılan yangınlar, ayrıca başka zorluk ve engellerle de karşı karşıya kalıyor… 
Patrona Halil İsyanı da, işin tuzu biberi oluyor ve bu isyandan Avni Paşa ile birlikte, olumsuz yönde, paylarını alıyor, işkenceye maruz bırakılıyorlar… Sonra da bu açmazdan, yeni yönetimin padişahı I. Mahmut’un yardımıyla, kıl payı     kurtuluyorlar…
Roman;  yaşanan, olaylar nedeniyle iyice yorgun düşen ve yıpranan Oğuz Kaptan’ın;  eşi Suzan Hanım’la birlikte, ailesinin de onayını aldıktan sonra, kendi gemileriyle, ne zaman dönecekleri belli olmayan bir dünya gezisine çıkmalarıyla son buluyor.
        ***
 Bu eserde Avni Paşa; önemli bir tip, karakter ve romanın, Oğuz Kaptan’ın yanı sıra, başkahramanı… İyi bir asker, deneyimli bir kaptan, sevecen, vefa dolu bir insan, çok insancıl, beş yabancı dil bilen, kendisini iyi yetiştirmiş vatansever, ileri görüşlü örnek bir Osmanlı devlet adamı ve aydını olarak karşımıza çıkıyor..
Romanda;  Oğuz Kaptan, Avni Paşa’nın eşi Leyla ve Oğuz Kaptan’ın eşi Suzan Hanım da başarılı tipler ve kişilikler arasındalar…
 Romanda başka ilginç tip ve karakterler de var.
Roman; anlatımı yönüyle oldukça akıcı, sürükleyici, betimlemelerse başarılı ve eser bir solukta okunabiliyor.
        ***

Ne var ki, romanda Avni Paşa; Osmanlı’nın içinde bulunduğu olumsuz durumu, geri kalmışlığını, ilgili makama yazdığı “arzname” ile eleştirdiği, çözüm çareleri de sunarak, iyi niyetle uyardığı için, teşekkür edilmesi gerekirken,  kendisi sürgünle cezalandırılıyor.  
        ***
Tarihimizin “Lale Devri” diye bildiğimiz bir dönemini “Sadabad Rüyası” adı altında; her türlü israfın zirve yaptığı, ordunun girdiği savaşlardan yenik döndüğü, devlet bütçesinin har vurulup harman savrulduğu, (bayındırlığa, sanata ve sanatçıya değer verilse bile) halktan ağır vergilerin toplandığı, yönetenlerin, yoksul halka rağmen zevk, sefa, debdebe ve eğlence içindeki yaşantılarını,  sevgili dostum Eyüboğlu, bu eseriyle, yan tutmadan, objektif bir anlayışla, ayrıntılı bir biçimde, derinlemesine gözlerimizin önüne seriyor.
        ***
Bu kıymetli, olağanüstü ve nadide eseri; herkesin, özellikle ülkemizi yönetenlerin, bilhassa ülke yönetimine aday ya da talip olanların, büyük bir dikkat, özen, ibret ve duyarlılıkla, ders de alarak okumalarını, altını çizerek önemle vurgulamak istiyor ve öneriyorum.
        ***
Sevgili lise arkadaşım, can dostum, değerli kardeşim yazar  Av. Bilal Eyüboğlu’nu;  titiz bir araştırmayla tarihi bir dönemi gün yüzüne çıkardığı için ve verdiği büyük bir emek sonucu gerçekleştirdiği bu güzel, eşsiz, nadide, nefis, harika, olağanüstü eserinden ötürü, bir kez daha gönülden, en içten dileklerimle kutlarken, daha nice kitap ve başarılara imza atmasını temenni ediyorum!..